Ses, hece, sözcük tekrarları ve uzatmaları, duraklamalar, konuşmaya başlamada zorluk gibi belirtilerle konuşmanın akıcılığı ve ritminde meydana gelen bozukluklar “kekemelik” olarak tanımlanır. Kekemelik konuşmanın akışını bozan ve bireyler arası iletişimi etkileyen bir problemdir. Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse; konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğramasıdır. Bireyin istemsiz olarak sesleri uzatması, kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi, bir sesi heceyi, ya da sözcüğü tekrarlaması biçiminde görülebilir.
Kekemelik insanın iç yapısını, özgüvenini, hayata bakışını, kendisine saygısını ve diğer insanlarla etkileşimini etkileyen çok önemli bir olaydır.
2-6 yaş arasında çocukların dil gelişiminde çok hızlı bir gelişme olmaktadır. Cümlelerin karmaşıklığı ve uzunluğu, iki sözcükten oluşan basit yapılardan yetişkin cümle yapısına doğru artış göstermekte ve çocuğun sözcük dağarcığı artmaktadır. Ancak, çocuğun dilbilgisel gelişimi ile üretim kapasitesi aynı değildir. Çocuk farklı yapıda pek çok cümleyi nasıl kurabileceğini “biliyor” olabilir ancak, bu bilgiyi kullanabilmesi farklı seviyelerde bir takım becerileri içermektedir. Bilgi ve beceri arasındaki bu ayrım, kekemelik için önemli bir durumdur çünkü, ileri düzeydeki dilsel bilgi çocuğun motor becerilerini baskılayabilir. Dolayısıyla, bu yaş grubundaki hemen bütün çocukların konuşmaları sırasında aynı sözcükleri ya da cümleleri art arda tekrarladıklarına, nefeslerini söylemek istedikleri cümlenin uzunluğuyla eşgüdümlü olarak kullanamadıklarına ve uygun olmayan yerlerde duraklamalar yaptıklarına tanık oluruz. Çoğu zaman bu konuşma biçimi “gelişimsel kekemelik” ya da “normal akıcısızlık” olarak adlandırılır.
Dil ve konuşma gelişimi sırasında her 100 çocuktan 4’ ünde erken dönem kekemelik belirtisi görülmektedir. Kekemeliğe gelişimsel bir sorun diyebiliriz, çünkü kekemelik belirtileri büyük oranda dil ve konuşma gelişiminin başladığı yıllarda görülür. Bu % 4’lük dilime giren çocukların %75’i yani 3’ü bu sorunu kendiliğinden aştığı görülür. Her 100 çocuktan 1’inde bu sorun kalıcı olur.
Kekemelik çocukluk çağında görülen bir problem olmakla beraber nadiren ergenlik dönemi ve sonrasında da başlayabilmektedir. Çocukluk dönemi ya da sonrasında geçirilen ciddi bir beyin hasarı sonrasında da kekemelik başlayabilir. Bu durum “nörojenik kekemelik” olarak adlandırılmaktadır. Nörojenik kekemeliği olan bireylerde, beyin hasarı öncesinde bir kekeleme öyküsünün olmadığı belirtilmektedir
Kekemeliğin nedeni ebeveynler kadar araştırmacıların da merak ettikleri ve hala kesin bir cevap bulamadıkları bir sorudur. Günümüzde kekemeliğin nedenlerine dair ileri sürülmüş pek çok farklı kuram vardır. Bunların hiçbiri kesin ve net bir şekilde kekemeliğin nedenini ortaya koyamamıştır. Kekemelik herhangi bir fiziksel yetersizlikten kaynaklanmaz. Sanılanın aksine, herhangi bir kaza, korku, şok gibi duygusal problemlerden dolayı da ortaya çıkmaz. Psikolojik faktörler, kekemeliğe yatkınlığı olan (ailesinde de kekemelik hikayesi olan) kişilerde tetikleyici bir rol oynayabilir. Ancak doğrudan doğruya kekemeliğin sebebi değildir. kekemeliğin nedeninin psikolojik olmadığı bilimsel olarak kabul edilen bir gerçektir. Yani hiçbir çocuk, korktu ya da üzüldüğü için kekeme olmaz. Bu gibi duygusal durumlar, eğer çocukta genetik bir yatkınlık söz konusu ise (birincil derecede akrabalarında kekemelik öyküsü varsa) tetikleyici bir rol oynayabilir. Günümüzde kekemeliğin nedenine ilişkin pek çok farklı görüş olmakla beraber, henüz tam olarak neyin kekemeliğe yol açtığı bilimsel olarak ortaya konulamamıştır. Farklı kişilerde farklı nedenleri olabilir ya da birkaç neden bir araya geldiğinde ortaya çıkabilir. Kekemeliğin nedenleri ile kekemeliğin sürmesi ya da kötüleşmesinin nedenleri farklı olabilir.
Günümüzde kekemeliğin nedenine ilişkin olarak yapılan çalışmalar giderek beynin çalışma sistemi üzerinde odaklanmaktadır. Akıcı konuşan bireylere kıyasla, kekemeliği olan bireylerin beyin aktivitelerinde ne gibi farklılıkların olabileceğini araştırmak üzere çeşitli beyin görüntüleme tekniklerinden yararlanılmaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar kekemeliğin nöro-fizyolojik boyutlarıyla ilgili önemli ipuçları vermektedir. Kekeme olanlarla kekeme olmayanların yada kekemelerin kekelemedikleri zamanki beyin faaliyetleri incelendiğinde, akıcı konuşma ve kekeleme arasındaki aktivitelerinin belirgin bir biçimde farklı olduğu gözlenmiştir. En son bulgular kekemeliğin konuşma anında değil öncesinde meydana gelen farklı beyin aktivitelerine yol açtığını ortaya koymaktadır Yapılan araştırmalarda, kekeleme anında sağ hemisferde normal konuşan bireyler göre farklı aktivasyonlar olduğunu ortaya koymuştur.
Yapılan araştırmalar sağ hemisferde ortaya çıkan sıra dışı aktivasyonun terapiyle ya da akıcılığı arttıran stratejilerle azaldığı görülmektedir.
Evet. Hem çocukların hem de yetişkinlerin tedavisine yönelik bir çok başarılı yaklaşım vardır. Bir tedavi yaklaşımının diğerinden üstün olduğuna yönelik bilimsel veri yoktur.
Kekemelik için iyileştirme terimini kullanmaktan kaçınmak en iyisidir. Kekemelik bir hastalık değildir. Amaç iletişimde başarılı olmak ve akıcılığı arttırmak olmalıdır. Kekemelik kontrol altına alınabilen bir problemdir.
Kekemelik Bazen kendiliğinden düzelebilir bazen de uygun tedavilerle kekemelik genellikle kontrol altına alınabilir. Kekemelik tedavisinde temel amaç kekemeliği kontrol altına alarak akıcı konuşmayı sağlamaktır. Kekemelik, birçok durumda kişi için daha az sorun yaratıcı hale getirilebilir. Yani kekemelik davranışı tamamen ortadan kalkmasa bile denetim altına alınmış olur. Bu özellikle dil ve konuşma terapistlerinin çabasına ve kekemeliği olan kişinin ve yakınlarının işbirliğine bağlıdır.
Çocuklar genelde kekelediklerinin farkında değildir. Dikkatlerini kekelemelerine çekmeyin, “dur ve tekrar dene”, “konuşmadan önce düşün”, “daha yavaş konuş” gibi uyarılarda bulunmayın. Çocuğun söylediğini dikkatle ve sabırla dinleyin ve çocuğun nasıl söylediğine odaklanmayın.
Çocuklarda ve yetişkinlerde kekemelik sorunu ile ilgili deneyimi olan bir dil ve konuşma terapistinden yardım almak sorunun giderilmesinde yardımcı olabilir.
Hafize Eva Yılmaz
Dil ve Konuşma Terapisti