Otizm, yaşamın ilk 3 yılında fark edilen ciddi gelişimsel bir bozukluktur. Temel olarak iletişimde ve sosyal ilişkilerdeki zorluk ya da kısıtlılık olarak tanımlanan bir bozukluktur. Sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan bir sorundur. Otizmin başlıca özellikleri; bilişsel gelişimde gerilik veya sapma, yineleyici-sınırlayıcı olan ilgi ve davranışlar, sosyal ve iletişim alanında yetersizlik olarak tanımlanabilir.
Bugün için bu soruya verilebilecek en doğru yanıt: Otizme nelerin yol açtığı bilinmiyor yanıtı olacaktır. Kardeşler ve ikizler üzerinde yapılan araştırmalar genetik faktörlerin önemli olduğunu düşündürmektedir. Aynı zamanda nörolojik ve biyolojik nedenler de araştırılmaktadır. Otizme her çeşit toplumda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla ilişkisi yoktur.
Otizm, sıklıkla çevreye karşı ilgisizlik ve konuşma problemi ile ailenin dikkatini çeker. Genellikle bu dönem erken çocukluk dönemi olarak nitelenen 12-18 ay civarında fark edilir. Göz kontağı kısıtlıdır ya da yoktur, çevreye ilgisizdirler, adına tepki vermezler, tekrarlayan davranışları (stereotipik davranışları) vardır, sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler, konuşma birçoğunda yoktur ya da varsa da iletişim aracı olarak kullanmazlar, ekolalik konuşmaları vardır, oyuncaklarla fonksiyonel oynayamazlar, rutinleri vardır değişikliklere karşı tepkilidirler, nesnelere aşırı bağlılıkları vardır.
Otizmde en çok etkilenen beceriler sosyal etkileşim ve iletişim alanındadır. Otizmli çocuklarda dil edinimi sürecinde bir gecikme görülür. Kimi zaman da edinilen dil becerileri sonradan kaybolabilmektedir. Bunun yanında, sözcük hazinesinde sınırlılık, ifadelerin tekrarlayıcı şekilde kullanımı (ekolalik konuşma), jest-mimik ve ses tonu kullanımında farklılıklar, bir konuya aşırı odaklanma, iletişimi başlatma ve sürdürmede güçlük söz konusu olabilir. Anlaşılır olmayan sözcükler, bağlama uygun olmayan ifadeler, tekrarlı anlamsız sesler, konuşma yerine çığlık atma ve ağlama gibi davranışlar bulunabilir. Konuşmayı öğrenen otizmlilerde dilbilgisel açıdan da farklılıklar olabilmektedir. Zamirlerin ve eklerin kullanımında hatalar görülür. Bunun yanında konuşmanın semantik (konuşma içeriğinin anlamı) ve pragmatik (bireyin sosyal etkileşimde sözel ve sözel olmayan dili kullanması ve yorumlaması) alanlarında güçlükler mevcuttur.
Otizmin birçok belirtisi vardır. Fakat genellikle aileler diğer belirtileri kaçırabilirken çocukları konuşma çağına geldiğinde konuşamadıklarında fark ederler. Otizm tanısı genelde 3 yaşından itibaren kesin olarak konmaktadır. Fakat yapılan çalışmalar otizmin 12 aydan itibaren tanınmasını olası kılmıştır. Otizmin uyarıcı işaretleri şunlardır;
Otizmin kesin bir tedavisi yoktur. Bugün için en temel tedavisi eğitimdir. Eğitim ile gerek çocuğun yaşı gerekse erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde değişiklikler görülür. Eğitimin amacı çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olarak planlanmış programlarla, çocuğun gelişimsel olarak mümkün olduğunca akranları düzeyine ulaşmasını sağlamaktır. Bu çocukların erken dönemde tanınması ve uygun eğitime başlanması, belirtilerin gidişatı ve ilerleyen dönemlerde karşılaşılabilecek problemlerin en aza indirgenmesi açısından çok önemlidir. Uygulanacak olan ilaç tedavisi otizme eşlik eden problemlerin sağaltımına yöneliktir. Çocuğun eğitimi bir ekip çalışmasını gerektirir. Bu ekipte çocuğun kendi doktoru, özel eğitimcisi, konuşma terapisti, çocuk psikiyatrı ve/veya çocuk nöroloğu mutlaka bulunmalıdır. Ailelerin eğitim sürecine katılmaları ve desteklemeleri çok önemlidir.
Otizmde dil ve konuşma terapisinin çok önemli bir yeri vardır. Dil ve konuşma terapileri bireylerin konuşma gelişimlerini artırmaya yönelik bilişsel ve davranışçı yöntemleri ve alternatif ve destekleyici yaklaşımları içerir. Terapi sürecinde, otizmli çocuğun dil ve konuşma becerilerinin edinimini hızlandırmak hedeflenir. İletişim becerileri genişletilir ve becerilerin günlük hayatta kullanımına yönelik etkinlikler desenlenir. Dil gelişimine yönelik etkinliklerin yan sıra oral motor becerilerin desteklenmesi, varsa artikülasyon problemlerinin düzeltilmesine yönelik çalışmalarda yapılır. Bunun yanı sıra semantik ve pragmatik alanlara ilişkin çalışmalar, konuşma hızı ve ses tonunun bağlama göre uygun şekilde kullanımı üzerinde çalışmalar gerçekleştirilir.
Hafize Eva Yılmaz
Dil ve Konuşma Terapisti